20 Nisan 2012 Cuma

İkinci sayımızın editör yazısı!

Hani bir şeyin olmasını o kadar çok istersiniz ki kendi kendinize ‘’Bu iş olsa hiçbir sıkıntım kalmayacak.’’ dediğiniz türden istekleriniz… Belki (bazılarına göre kesinlikle) o beklediğiniz, o istediğiniz, her saniye aklınızda olan, sizi dertlendiren o şeye kavuşmanız; onu beklerkenki umudunuz kadar güzel olmayacaktır. Abdurrahman Çiçek kaleminden umut akıtırcasına bize umudun insan hayatında ne kadar değerli olduğunu “Umut’’ isimli yazısıyla anlatıyor.


Yeşim Köse’nin “Cenin Âzâde’’ isimli yazısı bizi silkinmeye davet ederken Nur Özkan “Anne’’ yazısıyla yüreğimizdeki anne sevgisi teline değiyor. Serap Albayrak “Buhran’’, Furkan Can ise “Gecenin Sessizliği’’ isimli hikâyeleriyle bizimle birlikteler.

“Topraktan Toprağa Konuşmalar’’ Mert Öztürk’ün şiiri… Ölümlü dünyada hırsa mahal olmaması gerekliliği ve toprak olma gerçeğini sezdiriyor. Ortak noktalardan çok kendi ruh ve düşünce dünyasına ayna tutması çok daha etkileyici olurdu diyebiliriz. Abdülhâmit Şipleme’nin “Yitik Bir Dost’a” ve Hızır İrfan Önder’in “Salât û Selâm Sana” şiirleri yaklaşan Kutlu Doğum’u kutlar gibi. Fakat Hz. Peygamber’in vefatını onun yitip gitmesi şeklinde anlamamak daha güzel olmaz mıydı? Tuğba Nur Cemre “Zam’an’’ Enes Gündoğdu denemesinin sonuna eklediği şiiri “Yüksek Dozda Cinayetler’’ ve Abdulhâlik Aker “Yalnızlığın Resmi’’ şiirleriyle bu ayın diğer şairleri.

Ömer Salih Şipleme; Âşıklık geleneğinin usta ismi Âşık Ataroğlu’yla şiir dolu bir söyleşi yaptı. Ataroğlu’nun dergimiz için söyleşi esnasında doğaçlama söylediği “Gençler Gelmişler’’ şiirini de dergimizin sayfalarında bulabilirsiniz.

Bu ay Vitrin’imizde de bir âşık var. Son yüzyılın en değerli âşıklarından Âşık Veysel Şatıroğlu’nu Zeynep Ürün “Dostlar Seni Unutmadı’’ diyerek yad ediyor.

Ömer Salih Şipleme’nin sohbeti bu ayda devam ediyor. Mert Yılmaz’ın “Cânım İnsan’’ yazısıyla Gülay Fındık’ın “Gizemli Yolculuk: Osmanlı’nın Sırrı’’ kitap eleştirisi bu ayın diğer ürünleri.

Bu ayda huzurunuza böyle çıktık. Her şeyin sanal ortama taşındığı ve sosyalleşme kavramının ekran karşısında klavye tuşlarının çıkardığı seste olduğu vehmine kapılanlar bizden haberdar bile olmazlar ve olmasınlar. Dergilerin toplum hayatında ve özellikle edebiyat alanında neler ifade ettiğini bilenler ise hâlâ çıkan her yeni dergiyle heyecana kapılıyorlar.

Dünyada mekanikleşecek olan son şeyin edebiyat ve şiir olması dileğiyle mayısta görüşünceye dek iyi okumalar…

Abdulhâlik AKER