Sanal medya, sosyal ortam, eğlence dünyası derken her şeyi kolay yoldan elde etme çabamız bir hayli arttı. Okumadan bileyim, çalışmadan yapayım derken ortaya çıkan -en basit tabirle- tembellik hat safhada. Bu durumu tetikleyen şeyleri düşünecek olursak “bir tıkla cebimizde” reklamlarından google'a kadar sıralayabiliriz.
Kapitalist rejim bizlere düşünmemeyi, okumamayı hatta sevmemeyi öğretti. Her akşam dizilerin yeni bölümlerinden, bir türlü bilgi saydırmadığımız bilgisayardan, %50 indirimlerden ve 9.99'lardan kurtulamadık ve daha vahimi kurtulmakta istemiyoruz. Yalnızlaşıyor, yalnızlaştırılıyoruz. Bugün aileler bile birlik içerisinde değilken her İslam ülkesi acılar içindeki ahvaline üzülüyor, üzülüyor ve üzülüyoruz.
Bizler, “masum Anadolu'nun saf çocukları” bu gidişe dur demeli, lale kokulu sabunu mu zambak kokulu sabunu mu demektense, dinime, kardeşime ve bana zulmedenden nasıl kurtulabilirimi düşünmeli, okumalı hatta sevmeliyiz. Son model telefonu nasıl cebimize koyarızın hesabını tartışmaktansa zulüm gören masumları, 28 Şubatı, Pataniyi, Çeçenyayı ve tüm bunların çözümünün nasılını düşünmeli, bunların edebiyatıyla uğraşmalı, şiirini yazmalı, fikrini hissetmeliyiz.
Söz gelimi Fenerbahçe taraftarının, zulmün karşısında ve masumun tarafında olanlardan çok daha fazla olduğu bugünde -malı, -meli eklerimizin -başta söylediğimiz gibi- yüzlerin buruşmasına mani olmak adına da çıkardığımız Kundak bu sayıyla birlikte bir yaşına giriyor. Aşk dolu yıllarla hak ve hakikat için her zaman pişerek, elimizden geldiğince devam etmek niyetindeyiz ve biliyoruz ki Allah emekleri zayi etmez.
Kundak kadrosunun tüm gayesini sadece ve sadece O'na kul olmak olduğunu birkez daha hatırlatarak bu ayki yazı ve şiirlerimize geçelim:
Şiir ve şairlerimizden “Elmanın Düşündürdükleri” ile Ebubekir Tavacı, “Moda’dan Bir Uğurlama” şiiriyle Mert Öztürk, “Âdem ile Adem Meselesi”yle Kübra Çiftçi, “Yakarış” ile Hızır İrfan Önder, “Aşk İle” şiiriyle Recep Yılmaz ve sona sakladığımız “Akıl” şiiriyle Sadık Deniz var.
Yeşim Köse “Rehâvet ile Cedelleşme” yazısıyla aramızdayken Ebubekir Uğuz “Çağdaşlaşma”yı anlatıyor bizlere. Zeynep Ürün Vitrin’inde “Sevimsiz Bir Günün Tarihçesi” başlığıyla anlatmış 14 Şubatı. Tek öykümüz ise Yûnus Emre Çelik’ten “Ukde”.
Kundak bu ayda böyle selamlarken sizi, yeni yılında birkaç ufak sürprizlerle karşınıza çıkabilir. Gönlünüzden edebiyatın ve sanatın hiç kopmaması dileğiyle yeni sayımızda görüşünceye dek iyi okumalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder