19 Temmuz 2012 Perşembe

Beşinci sayımızın editör yazısı!


Bizi biz yapan fikrimiz ve inancımız değil mi? En basit tabirle, insan düşünebildiği için, cüz-i iradesinin varlığı için insan değil mi? “Eve ekmek götürmek için yahut ailemiz için insan değiliz. Bir kedi de yavrularını besler caizse tabiri “ekmek götürür eve” lakin sorguya çekilecek olan insandır. Fikrimiz ve inancımız?

Dergimize olan ilginin her geçen gün arttığının farkındayız. Bu ay bize gönderilen yazılardan yayınlayamadıklarımız yayınladıklarımızı katladı neredeyse. Böylece azmimiz bir kez daha yenilendi heyecanımızın dinamikliği arttı. Beşinci sayımızı fikrimiz ve inancımızla sizlere sunarken  “oruç hayatın lezzetini tattırır” düsturuyla Ramazan-ı Şerif’imiz hayr olsun diyoruz.

Bu sayımızda kapılarımızı Emine Koçak’ın “Ümide Dair” yazısıyla açıyoruz. Yazar ümidi ve aşkı anlatmış kaleminden geldiğince. Ümit, hayata tutunmak için vazgeçemediğimiz değil midir? Ve ümitle aşkla başlamaz mıyız her işimize? Mert Öztürk “Hayat Seyri”nde Necip Fazıl’ın “yeni dostlarım” dediği “onlar benim ardımdan gelmeyecek, ben onların arkasından koşacağım!” dediği Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun hayatından bahsetmiş ve mütefekkirin bazı sözlerini not almış. “Van’dan Doğan Güneş” yazısıyla Abdulhakîm Arvâsî hazretlerini anlatmak istemiş Abdullah Çiğilli. Abdulhakîm Arvâsî hazretlerinin hayatından kesitler almış, birde kerametini anlatmış. Ömer Salih Şipleme bu ay da devam ediyor “Muhabbet”ine.

Her kadın gibi onunda ilham kaynağı ayna karşısında gördüğü yüz olmuş ve nesiller öncesine gidip Dede Korkut aynasında yine kendisini görmeye çalışmış Zeynep Ürün “Oğuzun Kadınları” başlığıyla. Zeynep Ürün’ün hazırladığı vitrinimize parelel sorduğumuz “İçimizden” sorumuz ise şu: “Dede Korkut'tan size miras kalanlar nelerdir?” Hayli şaşırtan cevaplar sizleri de şaşırtacaktır.

Bu ayki şairlerimizden Feyza Özlem Böketin “Bir Suçluya” adlı şiiriyle aramızda. Bir suçlu ne kadar suçlu olabilir ki? Ve ne kadar sevgi hakkından gelir bunun? “Hırıltılı, Mırıltılı Şehir” ile yine kendi romantik tarzıyla kaleminden akıtmış şiirini Mert Öztürk. “Bıraktığın Gibi” derken Öznur Koca, “Ben Aşkı Seçtim” şiiriyle “Neden?” sorusuna da cevap vermiş Erdal ŞAHİN.  Kader… Her zaman konuşulmuş ve tartışılmış olan. “Tedbiri al, takdiri bekle”dir belki de kader. “Kader” şiiriyle bu ay da yerini alıyor Hızır İrfan Önder.

Kitap incelememizde ise Mehmet Ali Bayram’ın yazdığı eser “Cepheden Hikâyeler” ele alınmış. Dördüncü sayımızda başlayan sinema köşemizde ise “Ying xiong |Kahraman” yer alıyor. Merve Çınar kendi üslubuyla ayrı bir renk katmış köşemize…

Bizi Temmuz’un bu sıcağında böyle sarmaladı Kundak. İdam olmayan fikirle ve asla idam olamayacak olan İslam ile dünya yaşamaya değer olacaktır inancıyla, iyi okumalar.

6 Temmuz 2012 Cuma

Dördüncü sayımızın editör yazısı!


Ve dakikalar geçiyor bir bir. Günler, haftalar ve aylarda… Serçeler gözyaşlarını dökerken bizde dördüncü sayımıza ulaştık. Bu sayımızdan itibaren birkaç “ince ayar” yaparak devam etmek niyetimiz. Edebiyat ve Kültür-Sanat formatından sıyrılarak “İnsan ve Fikir-Edebiyat” alt başlığıyla sarıp sarmalayacak Kundak. Çünkü yüreklerimiz sınır tanımıyor ve yazmayı seviyoruz. İnsan ve Fikir-Edebiyat çünkü Hz. İnsan “yüreğiyle, gönlüyle” en değerli varlık ve bitmek tükenmek bilmeyen hazine. Elbette fikriyle, gönlüyle ve iradesiyle... Edebiyattan hiç kopmadık kopamayız da zaten. Her şeyin edebiyattan başladığının bilincindeyiz. “Ol” dedi ve oldu… Kopamadığımızdandır “Edebiyatta ve Sanatta Kundak” olmamız.

Bu sayımızdan itibaren on altı sayfa olarak devam etmek niyetimiz. Kundak daha özgün bir yapıya sahip olmalı, biz “güzel”ini yazmalıyız. Çok olmaktansa “öz” olmalı.

Bu sayımızda Erdal Şahin selamlıyor bizleri. İnsanı bir kelime etkiler bazen, bazen bir cümle yahut bir dokunuş. Alır götürür bizi uzaklara, düşündürür. “Önüne Bak Önüne” yazısıyla bir cümlenin insana düşündürdüklerini anlatmış Erdal Şahin. Zeynep Ürün “Ben Ötesi Psikoloji’nin” mimarı Mustafa Merter’in eseri “Dokuz Yüz Katlı İnsan’ı” taşıyor bu ay vitrinimize. Akıllarda uzun süre kalacak bir soruyla bitiriyor yazısını: “Sadece… Hz. İnsan kimdir?” Abdülhamit Şipleme bu ayki yazısı “Hissederek Güzeli” ile hayat hengâmesi içerisindeyken “asıl olanın” ne olduğunu ve “olması gerekeni” sorguluyor. Sahi neydi olması gereken ve yaşamaya değer hayat? Ömer Salih Şipleme bu ay da devam ediyor “Muhabbetine”. 

Fesih VURAL “Ben/de İnsan” adlı öyküsüyle yerini alıyor sayfalarımızda. Şehir ne bencil ve ne soğuk dercesine anlatıyor adeta… Şairlerimiz ise, H. İrfan Önder, F. Özlem Böketin, Abdulhalik Aker, Enes Gündoğdu ve Mert Öztürk. H. İrfan Önder “Duygularım Sancır”  adlı şiiriyle duygularımızı sancıtırken, F. Özlem Böketin “Biraz Kader Biraz Seçim” adlı şiiriyle içindeki beni sorguluyor. Abdulhalik Aker “(B)aşka Hiciv”le hicvederken boş yaşanmışlıklara, Enes Gündoğdu yaşananları anlatıyor en uç tasvirlerle “Yaşananların Issızlığında”. Mert Öztürk ise hasret kalmış dünlerinden dem vuruyor “Demli Hüzün” adlı şiirinde.

Önceki sayımızda hazırladığımız “İçimizden” sayfasının ilgiyle takip edilmesiyle her sayıda “İçimizden” köşesi oluşturmaya karar verdik. “Kişisel gelişim kitapları okuyor musunuz?” sorusuna verilen cevaplardan birkaçını dergi içerisinde bulabilirsiniz.

Gülay Fındık bu ay Filibeli Ahmet Hilmi’nin “A’mâk-ı Hayal’ini” incelerken bu sayıdan itibaren sinema köşemizi hazırlayacak olan Merve Çınar “Incednies – İçimdeki Yalnız” adlı filmi sıcak bir dille inceliyor.

Kundak böyle sarıldı bu sayımızda da. Hayatı “insanla ve fikirle” yaşamaya değer kılmaya çalışanlara selam olsun. “İyi ve güzelin” yüreğinizde daim olması dileğiyle iyi okumalar… 

4. Sayımızla Karşınızdayız!