Ve dakikalar geçiyor bir bir.
Günler, haftalar ve aylarda… Serçeler gözyaşlarını dökerken bizde dördüncü
sayımıza ulaştık. Bu sayımızdan itibaren birkaç “ince ayar” yaparak devam etmek
niyetimiz. Edebiyat ve Kültür-Sanat formatından sıyrılarak “İnsan ve
Fikir-Edebiyat” alt başlığıyla sarıp sarmalayacak Kundak. Çünkü yüreklerimiz
sınır tanımıyor ve yazmayı seviyoruz. İnsan ve Fikir-Edebiyat çünkü Hz. İnsan
“yüreğiyle, gönlüyle” en değerli varlık ve bitmek tükenmek bilmeyen hazine.
Elbette fikriyle, gönlüyle ve iradesiyle... Edebiyattan hiç kopmadık kopamayız
da zaten. Her şeyin edebiyattan başladığının bilincindeyiz. “Ol” dedi ve oldu…
Kopamadığımızdandır “Edebiyatta ve Sanatta Kundak” olmamız.
Bu sayımızdan itibaren on altı
sayfa olarak devam etmek niyetimiz. Kundak daha özgün bir yapıya sahip olmalı,
biz “güzel”ini yazmalıyız. Çok olmaktansa “öz” olmalı.
Bu sayımızda Erdal Şahin
selamlıyor bizleri. İnsanı bir kelime etkiler bazen, bazen bir cümle yahut bir
dokunuş. Alır götürür bizi uzaklara, düşündürür. “Önüne Bak Önüne” yazısıyla
bir cümlenin insana düşündürdüklerini anlatmış Erdal Şahin. Zeynep Ürün “Ben
Ötesi Psikoloji’nin” mimarı Mustafa Merter’in eseri “Dokuz Yüz Katlı
İnsan’ı” taşıyor bu ay vitrinimize. Akıllarda uzun süre kalacak
bir soruyla bitiriyor yazısını: “Sadece… Hz. İnsan kimdir?” Abdülhamit Şipleme
bu ayki yazısı “Hissederek Güzeli” ile hayat hengâmesi
içerisindeyken “asıl olanın” ne olduğunu ve “olması gerekeni” sorguluyor. Sahi
neydi olması gereken ve yaşamaya değer hayat? Ömer Salih Şipleme bu ay
da devam ediyor “Muhabbetine”.
Fesih VURAL “Ben/de İnsan”
adlı öyküsüyle yerini alıyor sayfalarımızda. Şehir ne bencil ve ne soğuk
dercesine anlatıyor adeta… Şairlerimiz ise, H. İrfan Önder, F. Özlem Böketin,
Abdulhalik Aker, Enes Gündoğdu ve Mert Öztürk. H. İrfan Önder “Duygularım
Sancır” adlı şiiriyle
duygularımızı sancıtırken, F. Özlem Böketin “Biraz Kader Biraz Seçim” adlı
şiiriyle içindeki beni sorguluyor. Abdulhalik Aker “(B)aşka Hiciv”le
hicvederken boş yaşanmışlıklara, Enes Gündoğdu yaşananları anlatıyor en uç
tasvirlerle “Yaşananların Issızlığında”. Mert Öztürk ise hasret kalmış
dünlerinden dem vuruyor “Demli Hüzün” adlı şiirinde.
Önceki sayımızda hazırladığımız
“İçimizden” sayfasının ilgiyle takip edilmesiyle her sayıda “İçimizden” köşesi
oluşturmaya karar verdik. “Kişisel gelişim kitapları okuyor musunuz?” sorusuna
verilen cevaplardan birkaçını dergi içerisinde bulabilirsiniz.
Gülay Fındık bu ay
Filibeli Ahmet Hilmi’nin “A’mâk-ı Hayal’ini” incelerken bu sayıdan itibaren
sinema köşemizi hazırlayacak olan Merve Çınar “Incednies – İçimdeki
Yalnız” adlı filmi sıcak bir dille inceliyor.
Kundak böyle sarıldı bu sayımızda
da. Hayatı “insanla ve fikirle” yaşamaya değer kılmaya çalışanlara selam olsun.
“İyi ve güzelin” yüreğinizde daim olması dileğiyle iyi okumalar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder