Bekleyişler... Bitmek bilmeyen bekleyişler. Bir yeni sayıyla daha selamlarken sizleri biz hala büyük bir bekleyiş içerisindeyiz. Büyük bekleyiş! Göğsümüz uçup gitmek isterken semaya, yeryüzünde büyük hazırlıklarla bekliyoruz olması gerekeni. Olacak, elbet birgün olacak.
İnsan düşünür. Düşünürken konuşur. Sever, aşık olur, nefret eder, darılır, hayret eder... Bunların hepsi ise kelimelerden müteşekkildir. “Hafızandaki kelimeler kadar düşünürsün.” Çapın ise düşünebildiğin kadardır. O halde kelimeler insanın can damarı. Kelimeler insanı insan eden. Descartes’e göre hayvandan ayıran... Kelimeler bir düzenin varlık sebebi, kelimeler düzenlerin temel taşları... Ve kelimeler, kavramların tanımı.
Sayfalarımız arasında Abdulah Harmancı ile “dil” üzerine küçük bir muhabbetimizi göreceksiniz. Usta bir öykücüyle “dil” üzerine konuşma ihtiyacı hissettik. Çünkü edebiyata sebeptir dil. “Dilde gelişim söz konusu mudur? Dilimiz geçmişte öz kültürümüzün kelimelerinden temizlenmek istendi mi? Necip Fazıl bugün neden anlaşılmıyor? İnsanın düşünme eyleminde kelimelerin yeri neresidir?” gibi soruların cevaplarını bulmaya çalıştık muhabbetimizde.
İyi mi oldu kötü mü oldu pek bilmesek de Kundak iki ayda bir çıkmaya başlayınca raflarda görünmez oldu. Bazı kitapçılarda yok sattığımızı duymak bizleri mutlu ediyor. Yok satmak... Kundak okunmak için aranıyorsa, bizler önce kendimize sonra arayanlara fayda sağlamayı başarmaya başlamışsak eğer ne mutlu bizlere.
Yeni sayıda görüşünceye dek hoş kalınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder